Kasımpatları

IMG_5430

Deprem öncesi Adapazarı nasıldı bilirsiniz; tek katlı, iki katlı, bahçe içinde evler, birer ikişer yerlerini beş-altı katlı apartmanlara bırakıyordu. Kışın soluk almak güçleşir, bazı günler hava kirliliği felaket boyutlarına varırdı kentte… Aslına bakarsanız kent demeye de bin şahit lazımdı; belediye yalnız merkez ve çevresiyle ilgilenirdi, geri kalanı bakımsız, derbederdi o zamanlar. Yürüyüş yaparken bizim evin yakınında, bahçe içinde evlerin çoğunlukta olduğu arka sokakları yeğlerdim. Daha az olumsuzlukla karşılaşırdım böylece… Bir ev dikkatimi çekerdi; tek katlı, bahçe içinde bir ev… O sokaktaki diğer evler de böyleydi, ama onda farklı bir incelik, bir özen vardı. Önünden geçerken yavaşlar, incelerdim; bazen, geçtikten sonra da dönüp bakardım bir süre. Bir gün, bahçe duvarıyla yol arasında kalmış daracık yere gübreli toprak doldurup, dünya güzeli çiçekler yetiştiren o bereketli ellerin sahibiyle tanıştım. Bahçesinin her köşesini işlemiş, sıra oraya gelmiş; orası da öyle kalıversin dememiş!

Şükriye Teyze ile Rıdvan Amca torunlarını okutmak için köylerini bırakıp Adapazarı’na gelmişler yıllar önce. Bunca senedir tanıyorum onları; bana sorarsanız ‘evin direği kim?’ diye, ‘her ikisi de!’ derim.

“Köyden çıkarken ağladım, kıyamadım evime. Ama şimdi, sanki orası benim değilmiş gibi… Dört tane ev değiştirdik burasını alana kadar… Bahar Sokağında oturduk, ben sabahleyin oğlanı okula… binip arabaya gene köye! Bırakamıyorum çalışmayı… Sonra küçüğü de yetişti, onu da aldık buraya.”

Oğluyla gelini köyde kalmışlar; onlar genç, köyde tarla çok, iş çok… çalışacaklar.

“Amcan kavak dikti yerlere, azalsın diye ekilecek yerler. Hepimiz biraradayken iyiydi çalışmak… Büyük torun İstanbul’da Beyazıt’ta okudu ama kirada oturdu.”

Küçük torun da Çapa Tıp Fakültesini kazanmış. O isteyince Rıdvan Amca ev almış Kocamustafapaşa’da. Üniversitede okurken de başlarında durmuşlar.

İyi anlaştınız mı onlarla, birlikteyken?

“Ooo hem de nasıl! Torunlarım çok kıymetli. Günaha girmeyeyim; ne oğlum tutar yerini ne kızım tutar. Karşılıklı, biz onları seviyoruz onlar bizi. Bak akşam yine aradı torunum Kırgızistan’dan… Her Pazar arar. İmkân yok aramadan! Şirkette çalışıyor ama orada kendine de iş kurdu. Küçük torunum da soruyor, para göndereyim mi diyor. Biz burada kazanıyoruz oğlum, bizi düşünme diyoruz. Gene göndermiş babasına, bize… Bayram parası! Biz çok mutluyuz. Çok şükür Allaha… kaç kere şükretsek az. Büyük torunumdan hediye bu makine bana; onun verdiği paralarla…”

Sözünü ettiği makine, salça yapmaya yarıyor. Yıkama, pişirme ve makineden geçirme işleri Rıdvan Amcanın. Onlar yaz boyunca, köyden gelen sebzelerini; raflara dizilmiş, pırıl pırıl kavanozlarda salçalarını satıyorlar. Bu mevsimde de her gün çuvallarla (günde yirmi-yirmi beş çuval) getirip yığdıkları kırmızıbiberlerden salça yapıyorlar. Kaplar çok önceden sıraya girmiş oluyor; doldurmaya yetişemiyorlar. Alanlar çok memnun ki her sene müşterileri artıyor. Yaşları, yetmiş altı!

Şükriye Teyze, bu kadar çok iş; hem de tertemiz, düzenli her yer… Zor gelmiyor mu?

“Hiç işin zorluğu yok kızım! Bizim hepsi düzenli işlerimizin. Burada makineyi yıkamaya yeterince suyumuz var, orada depomuz dolu… Bir çuval biberi birden kaynatacak kazanımız var. Onlar yerli yerinde olmasa yapamazsın… Ustalık geliyor amcanın elinden. Gamsızdır ama her işini düzgün yapar.”

On yedi yaşındaymışlar evlendiklerinde. “Çalışmakla geçti ömrümüz” diyor. Kayınvalidesine şükranla anıyor; çok iyi insanmış, çok temiz, iş bilir kadınmış. Örnek olmuş onlara.

Senin yapmak istediğin şeyi Rıdvan Amcanın istemediği olmuyor mu?

“Yok yok, hiç imkan yok; biz o kadar iyi anlaşıyoruz ki Rıdvan Amcanla! Örnek veriyor: “Dedim ki, biz artık bu salça işini bırakalım… on beş gündür bunun peşinde yoruluyoruz… Ramazan geldi, napalım, bırakalım… Bu sabah dedim ki, Rıdvan bak sana gene bir şey söyleyeceğim: Bugün gene al  pişirelim isteyenler çok, bak kapları burada…bir kere daha yapalım biz bu işi dedim. Daha ağzımdan çıkarken dinliyor. Ben onu dinliyorum, o beni dinliyor.” Sabah erkenden almış getirmiş biberleri amca!

Dinlemese küser misin peki?

“Yok, bizde küsmek yok kızım!.. Her sofradan kalkışta -çok anlayışlı Rıdvan Amcan- Şükriye eline sağlık diyor, çok çok sağol!… Biz öyle yaşadık kızım.  Bize köyde de herkes hayret ederdi.”

Amele çalıştırır mıydınız tarlada?

“Biz iki kişiden fazla yanımıza insan almazdık. Çok insan getirirsen onlar iş yapmaz. İki muhabbetçi bir aradaysa ben onları değiştirirdim; sen beriye gel…onu alırım yanıma, onu öbür yana veririm. Hep böyle; ev sahibinin gözü açık olacak! Geline derdim; akşamleyin paralarını ellerine ver, kendini hiç borçlu tutma. Eğer insan lazımsa çift gündelik ver, sabahleyin aramazsın… Hangisi iyi çalışırsa onu çağırırım işe, muhabbetçileri çağırmam. Rençper öyle kızım; kendin iyi çalışacaksın, gübre pahalı, mazot pahalı…” Yoksa elinde bir şey kalmaz, demek istiyor.

Hani bu yaz güreşlere gitmişti Rıdvan Amca, onu bir anlatsana!

“Kırkpınar’a gitti, ondan sonra da Çanakkale gezisine gitti. Kırkpınar’a hep gider; bir Hacca gittiğimiz sene gitmedi. Bildim bilesi gider, güreşlerden kalmaz.”

Gitmesini hiç istemediğini söylemişti. Sabah o uyurken kalkmış; ütülemiş götüreceklerini, kahvaltıyı hazırlamış, ama konuşmamış hiç, güle güle de dememiş. Bakışları buğuluydu o sabah; pişman olmuş gibiydi. Hatırlatınca yine doldu gözleri…

“Dinler ama öyle yerde de dinlemiyor. İşine gelen yerde dinliyor. Rıdvan Amcan çok gamsız, ben heyecanlıyım; tansiyonum çıkıyor. Biraz geç kalsa merak ederim; acaba araba mı çarptı, nerde kaldı?… O öyle değil…”

Sen neden gitmedin Çanakkale’ye?

“Geziye gitmiyorum. Alışmadığım için pek sevmiyorum da gezmeyi…Sen beni salıver iş yaptırmaya!”

“Belki de derler; bunlar yaşlı başlı ama hep ticaret düşünürler. Ama Allah içini bilecek insanın.” Böyle diyor Şükriye Teyze. Erken yatıp, çok erken kalkıyorlar. İbadetlerini göstermeden yapmayı seviyorlar.

Rıdvan Amca koşuşturmanın arasında bir tek şey söylüyor:

“Çok mutlu yaşadık!”

Yakında bahçe duvarını süsleyen Kasımpatları da açmış olacak; gidin görün…

Tamay Açıkel

06/10/2005

Bizim Sakarya Gazetesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir